Türkiye Amerika'ya F-35 için ne kadar ödedi ?

Yazan

Global Mod
Global Mod
Türkiye'nin F-35 Macerası: Ödediğimiz Fiyat, Gerçekten Sadece Para mı?

Hadi gelin, F-35’in sadece "uçan makine" olmanın ötesinde, bir strateji, bir ekonomik hesaplaşma, hatta bazen komik bir siyasi telenovela halini aldığını birlikte keşfedelim. Türkiye’nin, Amerika’ya F-35 için ödediği parayı düşündüğümüzde aklınıza gelen ilk şey ne? “Hadi be, yine mi uçak?” olabilir, belki de “Bunun fiyatı, yeni telefon alırken aklıma gelmiyor ama devlet bu işlere nasıl karar veriyor?” diye düşünüyor olabilirsiniz. Her iki ihtimalde de haklısınız, ama gelin size biraz daha derinlemesine bakalım.

F-35'in Bedeli: Sadece Uçak mı, Strateji mi?

F-35, sadece bir savaş uçağı değil. O, Amerikalıların "Bize güvenin, bununla her şeyi çözersiniz" dediği modern savaşın avatarı. 2000'lerin başında başlayan bu projeye Türkiye de dahil oldu. Türkiye, F-35 programına 1999 yılında katıldı ve on yıllarca süren bu yolculukta ciddi bir yatırım yaptı. Peki, sonrasında ne oldu?

Ne Kadar Ödendi? Paranın Sonu Nereye?

Türkiye’nin F-35 programına dahil olma kararı, askeri gücünü modernize etmek isteyen bir ülkenin adımıydı. Programın başlangıcında Türkiye, 100 adet F-35 almayı hedefliyordu. Bu süreçte Türkiye, yaklaşık 1,25 milyar dolar ödeyerek uçağın geliştirilme sürecine katıldı. Ama bu kadarla da kalmadı. Türkiye, 2018 yılına kadar programın bir parçası olarak uçaklar için ödeme yapmaya devam etti.

Fakat 2019'da Türkiye'nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi alması nedeniyle, F-35'ten dışlanma kararı verildi. Dolayısıyla Türkiye, sadece uçağın yapımına katılmakla kalmadı, aynı zamanda uçakları almak için yaptığı ön ödeme de kaybolmuş oldu. Sadece “parayı verdik ama uçağı alamadık” demek, bir hikayeyi anlatmak için fazla basit olurdu. Aslında burada ödenen paralar, devletler arası ilişkilerin değişiminde önemli bir rol oynadı.

Erkekler ve Kadınlar: F-35'i Nasıl Farklı Görür?

F-35’in maliyetine dair tartışmalara erkeklerin ve kadınların yaklaşım tarzları elbette farklı olabilir. Düşünün, erkekler bu tür büyük meblağlar için "stratejik düşünür" ve “Bu uçak bize güç katar mı?” gibi çözüm odaklı sorular sorar. Hangi devletin daha fazla teknolojiye sahip olacağı ve stratejik dengeyi nasıl değiştireceği gibi konular, en çok erkeklerin ilgisini çeker.

Bir örnek vermek gerekirse, bir erkek şöyle düşünebilir: "F-35'ler, ülkemizin hava savunmasını güçlendirecek. Bize dünya çapında bir üstünlük sağlar. Uçağın teknolojisi ve mühimmat kapasitesi, Türkiye'nin güvenliği için hayati önem taşıyor."

Kadınlar ise bu tür yatırımlara genellikle daha empatik bir bakış açısıyla yaklaşır. "Tamam, bu uçaklar çok güçlü olabilir, ama ödenen para, halkın ekonomik durumunu iyileştirmek için harcanabilir miydi?" gibi sorularla toplumun her kesimini göz önünde bulundururlar. Onlar için bu tür büyük yatırımlar, sadece askeri gücü artırmaktan çok, toplumsal dengeyi sağlamak ve halkın yaşam kalitesini yükseltmekle ilgili bir mesele olabilir.

Ancak burada klişelerden kaçınmak önemli. Çünkü birçok erkek de bu uçakların maliyetinin, toplumsal yarar için başka alanlarda kullanılmasının gerekliliğine dikkat çekerken, kadınlar da bazen askeri strateji ve güvenlik üzerine ciddi düşünceler geliştirebilir.

F-35, Sadece Bir Uçak mı? Siyasi Bir Mesaj mı?

Türkiye’nin F-35 için yaptığı ödeme, sadece bir askeri yatırım olarak görülmemeli. Bunun daha geniş anlamda politik ve diplomatik mesajlar taşıyan bir süreç olduğunu söylemek mümkün. Zira bir ülkenin uluslararası arenada daha güçlü bir pozisyona gelmesi için, bazen sadece ekonomik değil, stratejik yatırımlar da önemli olabiliyor.

Örneğin, F-35’in dışlanmasının ardından yaşananlar, Türkiye'nin dış politikasının da bir yansımasıydı. "Bizi dışlarsanız, biz de başka yollar ararız" mesajı, özellikle S-400 anlaşmasıyla net bir şekilde dünyaya duyuruldu. Böyle bir durum, Türkiye'nin yalnızca askeri güç kazanma amacını aşarak, kendi egemenliğini ve kararlarını savunma yolunu seçmesinin bir göstergesi oldu.

Sonuç: Ödenen Para, Ödenen Bedel mi?

Türkiye’nin F-35 için ödediği parayı düşündüğümüzde, bunun sadece bir uçak meselesi olmadığını görmeliyiz. Aslında, büyük bir strateji ve ilişkiler ağı içinde, ülkenin dış politikası, güvenlik ihtiyaçları ve teknolojik yatırımları arasında karmaşık bir denge kurma çabası vardı. Şimdi, bu paranın karşılığını almak için tek bir F-35 almak yerine, daha farklı ve belki de daha verimli stratejiler bulmamız gerekebilir.

F-35’in ödenen bedeli, sadece parasal değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerdeki bir güç mücadelesinin de göstergesi. Bu süreç, Türkiye’nin sadece askeri bir uçak değil, kendi politikalarına ve uluslararası statüsüne dair çok daha büyük bir yolculuğa çıktığını gösteriyor.

Sonuç olarak, bu olay Türkiye’nin F-35’den çok daha fazlasını ödemiş olduğunu, bazen strateji ve ilişkilerin paranın önünde geldiğini düşündürüyor. F-35'leri belki almadık, ama bu süreçte birçok ders aldık. Ödediğimiz paranın bedeli gerçekten sadece uçak mıydı? Gerçekten bu kadar önemli miydi? Ya da bazen kazançlarımızın her zaman görünür olmayabileceğini mi kabul etmeliyiz?